Popüler Yazılar

Son Yazılar

Semrush Partner

2025 Yılında SEO: Tek Yöntem İçerik mi?

Yapay Zekâ modellerinin hızla gelişmeye devam ettiği, baş döndürücü bir hızla yeni gelişmelerin karşımıza çıktığı bu çağda SEO için en önemli unsur hâlâ içerik mi?

Yapay Zekâ modellerinin hızla gelişmeye devam ettiği, bazı testlerde birbirlerini manipüle etmeye çalıştığı, sentetik doku ve yapay zekâ modelinin birleştirilerek insansı robotlar üretme çalışmalarını olduğu bir dönemdeyiz.

Baş döndürücü bir hızla yeni gelişmelerin karşımıza çıktığı bu çağda, öncü yapay zekâ modeli geliştiricilerinden olan Google, tıpkı diğer model geliştiriciler gibi arama sonuçlarını da ihmâl etmiyor, bir yandan SEO kurallarını geliştirmeye, genişletmeye, değiştirmeye devam ediyor.

Kullanıcıların “emektar” arama motoru Google ve benzerlerinden hâlâ vaz geçmemiş olduğunu da düşünürsek, yapay zekâ üretimi içeriklerin engellenmesi konusunda yapılan çalışmalara rağmen SEO kurallarına uygun içerik üretimi önemini tabî ki koruyor ama gelişen teknoloji ile birlikte site sahipleri yalnızca ürettikleri içeriklere ve blog yazılarına güvenerek hareket etmekte ne kadar doğru bir iş yapıyorlar?

Arama motoru sonuçlarında rekabetin çok üst seviyede gerçekleştiği sektörler var. Burada site sahipleri bir yandan Google’ın öncülük ettiği kuralları uygularken bir yandan da reklâm kampanyaları peşinde koşmak zorunda kalıyor, internetten müşteri kazanmak için yaptıkları yatırımların karşılığını almak için kıyasıya çalışıyor.

Klasik SEO kuralları:

  1. SEO uyumlu içerik üretmek.
  2. Teknik SEO uyumlu siteler oluşturmak.
  3. Hızlı açılan siteler oluşturmak.
  4. Mobil cihazlara uyumlu siteler oluşturmak.
  5. Kullanıcıların kolay anlayabileceği içerik ve kolay kullanabileceği tasarımlar yapmak.
  6. Sosyal medyanın gücünü kullanarak backlink oluşturmak.

Elbette bunlara başka maddeler de eklenebilir, biraz daha derinlemesine analiz yapmak yeterli olacak. Önemli olan, günümüz SEO şartlarında artık “standartlaşan” işlemlerin yetmeyebileceği gerçeği ile karşı karşıyayız.

İnternetten müşteri kazanmaya çalışan bir işletme için artık daha geniş bir yelpazeden düşünmek gerektiğine inanıyorum. Standart işlemleri bırakmadan, bunların üzerine eklenmesi gereken başka işlemler de ortaya çıktı; bunları fark ettik mi?

Bu konu için birlikte kullanıldığında etkili olacak iki önerim var:

  • Fiziksel network kurmak: Google Benim İşletmem kayıtları
  • Dijital network kurmak: İşletmenin farklı isimler, farklı markalar altında birden fazla site ve blog oluşturması ve ortaya çıkan toplam sonuçtan yararlanması.

Kullanılabilecek ilk yöntem “Google Benim İşletmem

Genel olarak küçük ve orta boyutta işletmeler için geçerli olabilecek, henüz markalaşma işlemini tamamlamamış veya bu noktaya yeni ulaşmış işletmeler hâlâ arama sonuçlarına ihtiyaç duyduğuna göre yatırım alanlarını biraz daha farklılaştırmalı. Bunlardan biri “Google Benim İşletmem”

Son bir kaç yıldır Google’ın çok daha önceden oluşturduğu bir hizmetin karşımıza daha sık çıktığını görüyorum. Bir işletme, harita üzerinde konumunu belirleyerek belirli bir çevre içinde bulunabilirliğini arttırabiliyor. Google belirtilen adrese gerçek bir posta gönderip içindeki kodun kaydedilmesini bekliyor. Klasik Google arama sonuçları sayfasında üst sıralarda yer almamasına rağmen harita konumu kullanıcıların karşısına sayfa başında çıktığı için buradan dikkat çekip telefon numarası, adres, web sitesi gibi bilgilere kolayca ulaşılabiliyor ve sonuç oldukça pratik ve hedef odaklı, yani bir çok kullanıcı artık işletmeye yönleniyor.

Örneğin İstanbul Anadolu Yakası’nda Kadıköy İlçesi, Erenköy Mahallesi işletmenin bulunduğu alan olsun. Normalde hayatını Ankara’da geçiren biri, şans eseri örneğin bir gezi, tatil sırasında Erenköy’den geçerken ilgili bir arama yaptığında, konum servislerinden dolayı Erenköy’de bulunan bu işletme kullanıcının karşısına çıkıyor ve kullanıcı işletmeye soruyor: “Kızılay’a hizmet veriyor musunuz?”. Zaten Ankara’da bulunan rakip işletme ile nasıl başa çıkarız? Bu durumda Google Benim İşletmem ayarlarında hedef kitle bölgesi “Bütün Türkiye” olarak ayarlansa bile, merkez İstanbul Erenköy’de olduğu için bu hedef yeterli olmayabilir.

Bahsettiğimiz işletme, ufak bir depo kiralayarak, ortaklıklar kurarak veya dükkânlar açarak ve hatta belki de gerçekten bayilikler kurarak haritada bulunan konumunu genişletebilir. Fiziksel olarak yapılan bu genişleme çabasını gerçek adres kayıtları ile Google servislerine taşımak bulunurluğu arttırmanın başka bir yolu oluyor.

Bir emlâkçı düşününü, 5 kardeşler. 5 kardeşin hepsi Erenköy’de çalışıyor. Zaten civarda bir çok emlâkçı varken bu 5 kardeş birbirine rakip olup geliri azaltmaz mı? Onların yerinde olsam, 5 farklı alana gider, ofislerimi açar, haritada konumumu belirler, yayın yaparak müşteri toplamaya başlarım. Daha geniş alanda daha fazla müşteri bulmaya çalışırım.

Tabi bu bir örnek, farklılaştırılabilir, başka gerçekleri vardır. Emlâk işinden uzun yıllar kiracı olmaktan başka anladığım nihayet kendi evimize çıkmak oldu. Yine de bir işletmenin hedef kitlesini geliştirmek için harita kapsama alanını arttırmak yerine, haritada gerçek olarak yayılmak için bayi açmak veya aynı anda birden fazla işletme kurarak haritada hepsini birden işaretleyip “Google Benim İşletmem” kayıtları sayesinde alanı genişletmek, arama sonuçlarından gelen kullanıcılar sayesinde geliri “aile içinde” tutmak için daha etkili bir yöntem olacaktır.

İkinci yöntemimiz, dijital alanda genişlemek, işletmenin kendi dijital networkünü kurması.

İşletme, kendi bulunurluğunu arttırmak için web sitesi kurar, “Google Benim İşletmem” kayıtlarını tamamlar, sosyal medyaya açılır, yayınlar yapar, bu yayınlardan backlink toplamaya çalışır… Bu klasik hikaye. Gördüğümüz kadarıyla her türlü işletme hep bu kadar işlemle yetiniyor ve bu yüzden rekabet artık başa çıkması olanaksız bir kördüğüm olmak üzere. Hemen hemen her yıl değişen Google kurallarıyla alaşağı olan arama sonuçları, en baştan düzenlenen içerikler, genişleyen reklam bütçeleri…

Bir işletmenin kendi bulunurluğunu arttırmak için birkaç adımlık yol izlemesi yeterli. Yönetme açısından biraz zorlayıcı olsa da sonuç olarak başarı vadeden, uygulamaya değer bir yol var.

  1. İşletme öncelikle kendi adı/markası altında bir site kurar. Standart SEO kurallarına uyumluluk burada tabî ki geçerli. Ayrıca sitede mutlaka blog olmalı ve en az haftada bir yayın yapılmalı ve site içi backlink eklenmeli.
  2. Sosyal medya: Özellikle Instagram ve TikTok’un etkisi dikkate alınmak zorunda. Bunları örnek alarak işletme, YouTube üzerinde barındırdığı videolarla yine haftalık blog yayınları yapmalı. Gördüğüm kadarıyla video içeriğini blog sayfasında yazılı içerik olarak kullanmak, SEO açısından video kadar önemli. İlgili sosyal medya mecralarından ana siteye backlink olmazsa olmaz!

 “Buraya kadar ne var, zaten bildiğimiz şeyler” dediğiniz noktada, dijital olarak yayılmacı politikamız başlıyor:

 Destekleyici web siteleri: Verdiğim örnekte 5 kardeşin iş yaptığı emlâk şirketinden devam edelim.

  1. “5 kardeş emlâk” olan sitenin yanına, “erenköy satılık daire”, “bostancı satılık daire” “… satılık daire” şekline açılacak siteler,
  2. Bunların “… kiralık daire” uyarlamaları, bu sitelerin her birinin barındırdığı hakkımızda sayfaları ile birlikte ilânlarda, sitenin alt kısmında ve yapılabiliyorsa blog yazılarında ana siteye verilen backlinkler.
  3. Her site için ayrı ayrı SEO çalışmaları, sosyal medya yayınları ve mümkün oluyorsa “Google Benim İşletmem” kayıtları.

Bu kadar çok kayıt, site, sosyal medya yayınları ve backlink ardından artık bir işletmenin bulunmaması, görülmemesi için özellikle uğraşması gerek. Sosyal medya fenomenleri bile bir araya gelip güçlerini birleştirerek yayınlar yapmaya, bu ortak yayınlarla dikkat çekerek kullanıcı toplamaya başladı. Elimizin altında “site barındırma maliyeti” dışında bir engel yokken, zorlayıcı rekabet koşullarında sahip olduğumuz dijital gücü kullanmak zorundayız. Bu gücün farkına varmamız yeterli.

Paylaş!